Benlik nedir?

Yalın bir tanımla benlik; kişinin sahip olduğu tüm zihinsel yapının ve dış özelliklerinin bir bütünüdür. Kişinin fiziksel özellikleriyle şekillenen dış görüntüsü benliğin bir parçasıyken, sahip olduğu düşünce yapısı da yine benlik ile bir bütünlük oluşturmaktadır. Kişinin sahip olduğu düşünce yapısı, benliğini değerlendirebilmesini ve kendisiyle ilgili gerek fiziksel özellikler gerekse de davranış yapısıyla ilgili iyi ya da kötü bir sonuca varmasıdır. Benlik saygısı olarak tanımlanan bu durumsa, basit olarak kişinin hayatını şekillendiren davranış ve fiziksel özelliklerini beğenip beğenmemesidir.

Kişinin benliğini algılayış biçimi, kendisine olan saygının da temel mimarı olarak şekillenir. Bu nedenle kişinin benlik saygısı düşükse, kendini değersiz görür ve hayatının gidişatını beğenmez. İçerisinde bulunulan hayata ve geleceğe dair pozitif bir bakış açısına sahip olmak, tamamen kişinin benlik saygısını geliştirmesiyle mümkün olan bir düşünce yapısıdır.

Bir başka anlatımla benlik; kişinin kendini sevebilmeye olan yatkınlığı ve kendini sevmeye olduğu kadar “sevilmeye” de layık görüp görmemesidir. Kişi şayet kendini sevmeye ve sevilmeye layık görüyorsa, benlik yapısı olumlu yönde gelişirek sosyal hayatında kurduğu bağlantıların da daha güçlü hale gelmesi sağlanır. Kişinin çevresindeki insanlarla olan iletişimi, kendi benlik yapısının farkındalığında saklıdır. Bu aşamada benlik saygısının şekillendiği çocukluk yıllarında, ebeveynlerin çocuk üzerindeki davranışları muazzam derece önem kazanır.

Çocukluk döneminde yapılan hareketlerin anne ve baba tarafından beğenildiği görmek, kişinin yetişkinlik döneminde kendine olan güvenini büyük oranda arttıracaktır. Çocukların aileleri tarafından takdir edilmesi ve beğenilmesi, benlik oluşumu açısından büyük bir etkiye sahiptir. Yaptığı davranışlardan ötürü anne ve babası tarafından kınanan, dışlanan ya da cezalandırılan çocukların benlik yapısı zarar görerek, kendilerine olan güvenleri büyük oranda azalır.

Kişinin benlik yapısının şekillenmesinde ailenin büyüklüğü de önem kazanır. Annane, dede, amca, teyze ve hala gibi aile bireyleri çocuk için sevgi ve iletişim paylaşımı anlamına geldiğinden, sosyal çevre ile geliştirilen iletişim kabiliyetinin de yüksek olmasını sağlar. Sosyal iletişimi olumsuz etkileyen televizyonunun, 7 yaş öncesi dönemde kontrol altında izlenmesi ve belirli bir süre ile sınırlandırılması gerekmektedir. Tüm gününü televizyon ekranı karşısında geçiren çocukların benlikleri, tam anlamıyla gelişemez ve yetişkinlik döneminde özgüven sorunu yaşarları ihtimali artar.

Bir Cevap Yazın