Astronomi nedir?

Astronomi sözcüğü eski Yunanca’daki astron ve nomos sözcüklerinden türetilmiş olup, “yıldızların yasası” anlamına gelmektedir. Asteroitlerin ve kuyruklu yıldızların keşfindeki katkıları göz önüne alındığı zaman, gökbilim amatörlerin de halen etkin bir rol oynayabildikleri en nadir bilim dallarından biridir. Astronomi dünya atmosferinin dışında meydana gelen, gezegenler, yıldızlar, kuyrukluyıldızlar, kutup ışıkları ve galaksiler gibi gözlemlenebilir tüm olay ve olguları inceleyen bir bilim dalıdır.
astronomi-bilimi-4
Astronomi evrendeki bütün maddelerin dağılımını, hareketlerini, kimyasal bileşimini, evrimini, fiziksel özelliklerini ve birbirleriyle olan etkileşimlerini inceler. Yeryüzündeki en eski bilim dallarından biri olma özelliğine sahiptir. Arkeolojik bir takım bulgular en eski çağlarda bile insanların gök biliminin konuları hakkında bilgileri olduğunu göstermektedir. Neolitik çağda insanlar ekinoksların periyodik karakterini, mevsimlerle olan ilişkisini ve bazı takımyıldızları bilmekteydi. Sümerlerde bile astronomi çalışmalaır olduğu görülmektedir. Modern gökbilimi gelişimini, bilhassa antik çağdaki matematikçilere ve Ortaçağ’ın sonunda keşfedilmiş olan gözlem aletleriyle başlatmıştır.

2000-3000 yıl önce günlük yaşamın şimdiki kadar karmaşık olmadığı düşünülürse, insanların gökyüzüne daha fazla bakma imkanı buldukları görülür. İnsanlar dikkatlerini çeken her şeyi kafalarında biriktirmişler ve bunları kayalara işlemişlerdir. Bize o günlerden sadece kaydedilen bilgiler ulaşabilmiştir. Sirius (Akyıldız) yıldızının bugün çok zor görülen bileşeni Sirius B, Afrika’da bir kavim tarafından kayalara tarihin ilk çağlarında işlenmiştir. Demek ki insanlar o tarihlerde Srius’un bileşenlerini ayrı ayrı seçebilecek kadar gökyüzü temizdi ya da gökyüzü farklı bir görünüme sahipti ve sirius bileşenlerinin konumları ayrı ayrı görülebilecek durumdaydı veya o zaman insanların duyu organları daha farklıydı.

Astronominin ilk belirtileri ve astronomiye karşı ilginin ortaya çıkması tarım faaliyetlerinin başlamasıyla ilişkilidir. Tarım, mevsimlerin zamanını önceden bilmeye, yani takvim bilgisine ihtiyaç duyuyordu. Diğer taraftan takvim, gök cisimlerinin hareketlerinin bilinmesi ve anlaşılmasıydı. Özellikle Mısırlılar takvimle çok yakından ilgilenmişlerdir. Çünkü Nil nehri onların yaşam kaynağıydı ve her yıl aynı dönemde taşmaktaydı. Diğer taraftan, toprağın sürülmesi, tohumlama ve ürünün toplanması gibi bütün tarımsal faaliyetler için en elverişli zamanların bilinmesi takvim çalışmalarına olan önemi artırmıştır.

Gerek Mısır ve gerekse o dönemde ki diğer uygarlıklarda astronomi bilhassa dini unsurlarla da iç içeydi. Çünkü o dönemde kervan sahibi olan tacirlerin geceleri kervanlarına yön bulma, Müslümanların Kabe’ye yönelme, namaz zamanlarını belirleme, dini günlerin önceden tespit edilmesi gibi bazı ihtiyaçları vardı. Namaz zamanlarının ve dini günlerin önceden tespiti Ay takvimine göre yapılıyor ve medreselerde bunun eğitimi veriliyordu, bu zamanları belirleyecek “ muakkit ” denilen kişiler yetiştiriliyordu. O dönemlerde yaşayan insanların gökyüzünde gördükleri olaylar ilk olarak gece gündüz olaylarıydı. Daha dikkatli gözlemlerle Güneş’in ve Ay’ın gökyüzünde farklı noktalardan doğup battıkları, Ay’ın yüzeyindeki girinti çıkıntılar ve Ay evreleri gibi gözlemlerdi. Hatta takvimle ilgili ilk başlangıç çalışmaları, o dönemde ki insanların gözlemledikleri Ay evrelerinin düzenli değişiminden faydalanarak kendilerine göre bir takvim oluşturmalarıyla başlamış olabilir. Yıldızların dağılımı dikkatlerini çekmiş ve onları bazı hayvanlara ve eşyalara benzetmişler. Yıldızların kimisinin parlak, kimisinin sönük olduğunu, birbirlerine göre hareket etmediklerini, toplu halde hepsinin birden geceden geceye hareket ettiklerini gözlemlemişler ve yıldızların farklı renkte olduklarını fark etmişlerdir.

Astronomi önceleri sadece çıplak gözle görülen gök cisimlerinin gözlemi ve hareketleri hakkındaki öngörülerden meydana geliyordu . Eski zamanlarda gözlemler çıplak gözle yapılıyor olsa da o zamanlar bugünkü gibi sanayi ve ışık kirliğinin bulunmayışı insanlara büyük bir avantaj sağlamaktaydı. Bundan dolayı antik çağda yapılan gözlemlerin günümüzde yapılması imkansızdır.

Eski zamanlarda insanların dairesel şekilde dikmiş oldukları 6.500 yıllık megalitlerin (Nabta Playa, Stonehenge) astronomik gözlem için kullanıldıkları tahmin edilmektedir. Eski çağlarda astronomide ilerlemiş olan uygarlıklardan bazıları, Çin, Sümer, Kalde, Mısır, Hint, Toltek, Zapotek ve Maya uygarlıklarıdır.

Ortaçağ’da astronomi bilgilerinin İslam bilginleri tarafından geliştirildiği ve bu bilgilerin daha sonradan Batı’ya aktarıldığı görülmektedir. Fergani, Kindi, El-Dinaveri, Battani , Hasib El-Mısri, Harezmi, Ebubekir Er-Razi, Farabi, Khujandi, Ömer Hayyam, İbn-i El-Haytham, Biruni, Tusi, Gıyaseddin Cemşid, Uluğ Bey, Ali Kuşçu’yu bu bilim adamlarından en önde gelenlerdir. Kopernik, Galileo, Kepler ve Newton bu alanda çalışmalarda bulunan batılı bilim adamalrıdır.

Bir Cevap Yazın