Asteroid nedir?

Astronomide “gezenimsi” olarak da tanımlanan asteroidler, bilimadamlarının incelemeleri sonucunda sayılarının 40 bin civarında olduğu tahmin edilen gök cisimleridir. Dünyamızın da içinde yer aldığı Güneş Sistemi’nde Mars ile Jüpiter gezegeni arasında yer alan asteroidler, burada oluşturdukları “asteroid kuşağı” ile tıpkı dünyamız gibi Güneş çevresinde belirli bir yörüngeye göre dönerler. Asteroidlerin Türkçe isminin gezegenimsi olmasının nedeni, bu küçük gök cisimlerinin de küçük dahi olsa bir kütlesi olması ve uzay zamanda belirli bir hacim kaplamalarıdır. Çoğu insan farkında olmasa da, son yıllarda yapılan astronomik incelemeler sonucunda bazı asteroidlerin kendilerine ait uyduları dahi olduğu ortaya çıkartılmıştır.

Asteroidlerin keşfi ilginç olarak iki matematikçi olan Johann Titius ve J. Bode’un kağıt üzerinde yaptıkları bazı matematiksel hesapların ispatlanması için yapılan çalışmalar sonucunda olmuştur. Bode Kanunu olarak bilinen matematiksel denklemin ispatlanmasına yönelik çalışmalar sonucunda, Mars ile Jupiter arasında kayıp bir kütle olduğu ortaya çıkartılmıştır. Birçok insan bu kayıp kütlenin bir gezegene ait olduğunu düşünmüş ve son yılların popüler konusu olan “Marduk Gezegeni” iddiası 19. yüzyılın başlarında dahi ortaya atılmıştır. 19. yüzyılın takip eden yıllarında Mars ve Jüpiter gezegenleri arasında birçok irili ufaklı gökcismi keşfedilince asteroid kavramı da astronomi bilimindeki yerini almıştır.

Tüm bunların yanı sıra Antik Mısır medeniyetinin en büyük eseri olarak kabul edilen Mısır’daki Büyük Pramit’de Tanrı Ra’nın kayıp bir gezegenden geldiği yazılmış ve bu olan yaklaşık olarak 6 bin yıl öncesine tarihlendirilmiştir. Ayrıca arkeologlar özellikle bilinen insanlık tarihinin başlangıcı kabul edilen 5-6 bin yıllık Sümer tabletlerinde de kayıp gezegenin parçalandığı ve asteroidlerin aslında bu gezenin parçaları olduğu yazmaktadır. 1900’lerin başından itibaren Güneş Sistemi bünyesinde Mars ile Jüpiter arasındaki asteroidler dışında da birçok gökcismi olacağı iddiası ortaya atılmış ve Güneş Sistemi’nin dış sınırlarında da birçok asteroid olması gerektiği söylenmiştir.

1992 yılına gelindiğinde gelişen teknoloji sayesinde Güneş Sistemi’nin dış sınırlarındaki ilk asteroidler keşfedilmeye başlanmış ve bugün Kuiper Kuşağı ve Oort Bulutu olarak tanımlanan bölgeler keşfedilmiştir. “Neptün Ötesi Cisimler” tanımlanan bu asteroidler, Güneş etrafından dönen oldukça farklı cisimler olduğunun anlaşılmasını sağlamıştır. Bu keşiflerin ardından Güneş Sistemi bünyesinde bulunan ve Güneş’in devasa kütlesi nedeniyle bir yörüngede dönen cisimler; gezegenler, asteroidler ve Neptün Ötesi Cisimler olarak üç kategoriye ayrılmıştır. Günümüze dek Güneş Sistemi bünyesinde yörüngede olan en ilginç asteroid 1977 yılında keşfedilen “Chiron” asteroidi olarak kabul edilir. 960 km çapa sahip olan Chiron, Güneş’ten 2,2 milyar yıl uzaktadır ve Güneş çevresindeki bir tam turunu 66 yılda tamamlamaktadır.

Rahnansaika

Bir Cevap Yazın