Arıcılık nasıl yapılır?

arıcılıkArıcılık kovanda beslenen bal arısı kolonileri sayesinde arı ürünlerinin elde edilmesi sayesinde zirai kazanç elde edilen bir meslektir. Arıcılık mesleğinde en fazla bal üretimi olmak üzere, balmumu, polen, arı sütü, propolis, arı zehri gibi arı ürünlerinin elde edilmesi hedeflenir. Arı kolonileri ahşap ya da ahşap gibi malzemelerden yapılan arı kovanlarında bakılır. Kovanlar iki türlü olur. Bunların silindirik şekilde olanlarına kara kovan denir, prizma gibi olanları da fenni kovan olarak tanımlanır.

Arıcılığın yapıldığı yerler arılık denen, coğrafi konumuyla, ekolojisi ile bu işe uygun yerlerdir. Arı kolonileri yıl boyunca aynı arılıkta bakımları yapılır, burada tutulursa bu sabit arıcılık, koloniler balın toplandığı yaz aylarında çiçeği bol olan, ekolojisi uygun yaylalara taşınırsa seyyar arıcılık olarak tanımlanır.

Arıcılık uygulamaları nelerdir?

Kovan ve ekipmanlar: Günümüzde modern arıcılık uygulamalarında arıların yaşadıkları ortam, nem, sıcaklık, hastalık, soğuk, yağmacılar gibi etkenlerden koruyacak, verimi arttıracak, sağlık kontrollerinin yapılacağı, ürün hasadının yapılması, ekipmanlar, ilaçlar oldukça geliştirilmiş şekildedir. Arıcılık için kullanılan malzemelerin, uygulamaların, ilaçları insan sağlığına ve arılara karşı olumsuz etkileri bulunmamaktadır. Bunun yanında balın tadının bozulmaması, balda başka bir kalıntı bırakmaması dikkate alınır. Gerekirse kolonilerde ana arı, ilave besin takviyesi gibi uygulamalar yapılarak, arı kolonisi güçlendirilmekte, kalabalık olan koloniler bölünerek çoğaltılmaktadır.

Kovanların yerleşimi: Arıcılık yaparken kovanlar bataklık, çöplük gibi pis yerlerden, kirli su kaynaklarının yanından uzak yerlere yerleştirilmektedir. Yaz aylarında güneşten, kış aylarında ise yağmur ve nemden korunacak şekilde olmalı, kovanlara yakın yerlere içilebilir temizlikte su konulmalıdır.

Besleme: Arıcılıkta kolonilerin dışarıdan beslenmesi zorunluluk dışında sınırlı olmalıdır. Şekere yüklenilerek yapılan besleme, arının doğal besini olan bal ve polenin alınması, hem arının beslenmesine, sağlığına olumsuz etki yapmakta, hem de balın tadını bozarak, kalitesiz bal elde edilmesine neden olmaktadır. Arıların kışlık beslenmesi arıların sayısına ve mevsimin özelliklerine göre ayarlanır. Arılar için verilen beslenme takviyelerinde belli oranda şeker, limon, yumurta sarısı, tuz, yağsız süt tozu, soya unu, sirke, bira mayası, bal polen, limon tozu gibi ürünler bulunurken, antibiyotik kullanımı yasaklanmıştır. Arılara verilmesi önerilmeyen besinler arasında ise, mısır şekeri, fruktoz, glikoz gibi nişastadan üretilen şekerler, kaynatılmış şeker, invert şekerler, pekmez, lokum ve karamel gibi ısıl işlem gören ve katkı maddesi içeren ürünler, yavru üretimini baskıladığı için çam balı, ekşimiş bal gibi ürünlerdir.

Arıcılık için yapılmış olan plantasyonlar, dekar başına nektar verimleri ve uzun çiçeklenme dönemleriyle daha önemli olan ağaçlar, tek yıllık bitkiler verim alınmasında daha ekonomik olur. Bunların arasında kestane, akasya, meyve ağaçları, çam, lavanta, karabuğday gibi ürünler bulunur.

Ana arı ve ırk: Arıcılığın verimli olması için, bunun yapıldığı bölgedeki doğal çevreye ait olan ırk ya da bunun melezi kullanılmalıdır. Seyyar arıcılıkta da hangi arılar besleniyorsa, bunlara uygun yerlere götürülmeleri gerekir.

Arı ıslahı: Arıcılık saldırgan olmayan, yüksek verim alınabilen, hijyenik olan kolonilerden yapılan ana üretimi ile ırkın seleksiyonu ile iyileştirilir. Bu verimi arttırdığı gibi, sağlıklı, saldırgan olmayan ve az ilaçla bakılan kolonilerle daha rahat bir arıcılık yapılmasını sağlar.

Arıcılıkta hastalık: Arıcılıkta yavru çürüklükleri içinde en bilinenleri Amerikan Avrupa ile adi yavru çürüklükleri denilen hastalıklardır. Bunların belirtileri de benzerdir. Arıların gelişmemesi, kapalı yavruları açık olması ancak yavrunun ölü olması, kötü kokması, yavrulu göze çubuk batırıldığı zaman uzama olması gibi belirtiler olur. Bu durumda arıcılıkta antibiyotik kullanımı yasaklandığından, öncelikle arıların güçlü tutulmasında yarar vardır.

Hastalık olduğunda bu koloniden diğerlerine hiçbir malzeme verilmemeli ve kullanılmamalıdır. Yavrulu çerçevelerde hemen koloninin içinden alınmalı ve bunlar yakılarak toprağa gömülmelidir. Kovanda mutlaka değiştirilmelidir. Bu durumda doğru olan ballı çerçevelerin yakılması en doğrusu olsa da, genellikle tercih edilmez. Geride kalan ballı çerçevelerde koloni iyice sıkılaştırılmalı, arılara yavaş yavaş sıvı besleme yapılmalıdır. Bu şekilde arı kolonisi sendromu daha kolay atlatır. Ana arının da değiştirilmesi gerekir. Arılar ve yavrular ayrıldığı zaman, varroa mücadelesi için oluşmuş ortam değerlendirilmelidir. İleri bir aşama olmadığında koloni kurtulabilir. Daha sonra koloni takibine devam edilmeli ve diğer kovanlarla çerçeve ya da arı alışverişi yapılmamalıdır.

Bir Cevap Yazın