Andronova kültürünün özelikleri nelerdir?

Orta Asya Türk kültürlerinden biri olan Andronova Kültürü Altay – Tanrı Dağı dağları, Güney Sibirya ve Hazar’ın kuzeydoğusuna kadar uzanan bölgede gelişmiş olan bir Türk kültür çevresi olarak bilinmektedir. Bu kültür genel olarak MÖ 1700 ile MÖ 1200 arasına tarihlendirilmiştir. Bu kültür, tunç çağı zamanında baskın bir kültür olarak karşımıza çıkmaktadır.Afanasyevo Kültürü’ ile birçok yönden benzerlik gösteren ve bu kültürden daha ileri bir seviyeye ulaşan kültürde bakır araçların yanı sıra tunç, gümüş ve altından yapılmış olan çeşitli araçlara da rastlanmıştır. Eşyalarını hayvan figürleri ile süslemiş olan bu kültür atı evcilleştirmiştir.
andronova
Batı Türkistan’da Afrasiyab ve Semerkand’da bulunmuş olan figürlerle tanınan Andronova kültürü zaman olarak Anav III. tabakalarına tekabül etmektedir. Andronovo Kültürünün Ön-Türkler tarafından kurulduğuna dair bir takım önemli kanıtlar vardır. Bazı kaynaklar, tarihçiler, etnologlar, sanat ve kültür tarihçileri ile dil araştırmacılarının Türklerin anayurdu olarak kabul ettikleri Altay bölgesinde yapılmış olan arkeolojik araştırmalar, Afanasyevo (M.Ö. 3300-1700) ve Andronovo (M.Ö. 1700-1200) kültürlerinin özellikle de ikincisinin temsilcisi olan ırk brakisefal savaşçı Türk ırkının prototipi olduğunu göstermiştir. Ayrıca Andronovalıların fiziki açıdan Avrupalı olduğu düşünülmekle birlikte, Kırgızlar, Tatarlar, Başkurtlar, Altaylılar, Kazaklar, Karakalpaklar, bazı Özbekler ve Tacikler onların özelliklerini taşımaktadır. Bu kültür Orta Asya kültürleri içinde yayılma alanı en geniş olan kültürdür.

Andronova kültüründe insanlar, at ve koyunun yanı sıra deve ve sığır gibi bazı hayvanları da beslemeyi biliyorlardı. Atı binek ve yük hayvanı olarak kullanmışlardır.

2. binyıldaki Orta Asya Türk kültürü, adını Minusinsk bölgesinde bir merkez olarak bilinen Andronovo’dan almıştır. Andronova kültürünün yayılma alanı Altay sınırlarından Urallar’a, Aral ve Baykal gölleri arasındaki bölgeye, güneyde Tien Şan’a (Tanrı Dağları), güneybatıda Kazakistan ve Batı Sibirya’dan Don Nehri’ne kadar uzanmaktadır. Bütün Tunç Çağı’nda etkili olan bu kültürde hayvancılık çok önemli bir yer e sahiptir. Bazı bilim adamları göçebe savaşçıların kültürünün bu dönemde başlamış olabileceğini ifade etmektedir. Bu dönemden kalma mezarlar yuvarlak çukurlar halinde olup üzerleri taş levhalarla ya da ahşap kirişlerle örtülmüştür. Bazı mezarlarda ölüler, ölü yakma geleneğine uygun şekilde gömülmüş, bazı mezarlarda ise ana rahmindeki gibi dizleri göğsüne çekilmiş şekilde cesetler bulunmuştur. Başları batı yönüne doğru çevrilmiş olan bu cesetler bazen ikili, üçlü gruplar halinde gömülmüştür.

Kurganların (mezarların) ilk örnekleri olarak kabul edilen bu mezarlardaki eşyaların zengin ve kaliteli işçiliği, bir yönetici sınıfının varlığını ortaya koymkatadır. Daha çok bakır ve tuncun kullanılmış olduğu bu eşyalar arasında, altından yapılmış olan az sayıda örneğe rastlanmıştır. Kemik ve tunçtan yapılmış boncuklar, akik bilezikler ve gerdanlıklar, küçük tunç iğneler gibi çeşitli süs eşyaları, bakır ve kemikten yapılmış ok uçları, yekpare kabzalı bıçak ve hançerler ilgi çekici buluntular arasındadır. Koyu renk hamurdan yapılmış, düzgün formlu çanak çömlekler, üçgen, zikzak, gamalı haç ve zengin menderes (meandr) motifleriyle bezenmiştir. Bu dekorasyona Tien Şan’dan Don Nehri’ne kadar uzanan son derece geniş bir alanda rastlanmaktadır. Andronovo kültürü M.Ö 1100 yıllarına doğru ya da biraz daha geç tarihlerde yerini Karasuk kültürüne bırakarak sona ermiştir.

Bir Cevap Yazın