Fetal distres nedir?

Fetusun oksijensizlik, asidoz, asfiksi durumuna doğru ilerlemesi ile “stres” altında olduğunu belirten bir terimdir.
bebek_fetus
Sağlıklı fetusun sağlıksız olmaya başladığı andan asfiksi oluşumuna ve ölüme giden süreçte meydana gelen değişikliklerin hepsine birden fetal distres adı verilmektedir. Fetusun, “stres” altında olduğunu ve kendi kendine bu durumu çözme çabalarının yetersiz olduğunu anlatmak için kullanılan bir terimdir. Henüz hipoksi yani oksijensizlik aşamasında bulunan bir fetus stres altındadır ve yardım beklemektedir. Bu yardım gelmediği zaman sırasıyla asidoz ve asfiksi meydana gelebileceği konusunda bir takım uyarılarda bulunmaktadır. İşte fetal iyilik hali testlerinin ortak gayesi kötüleşme sürecini başlangıç noktasında yani hipoksi (oksijensizlik) aşamasında yakalamak ve gerekli olan önlemleri almaktır. Fetal iyilik halini değerlendiren testlerin temel amacı perinatal asfiksiyi tanımak değil bu aşamaya gelmeden onu önlemektir. Bu her zaman mümkün olmamakla birlikte şu anki bilgilerimiz ışığında bilhassa risk altında olan fetusları yakın incelemeye alarak asfiksiyi önlemeye çalışılmaktadır. Fetustanın çeşitli nedenleri vardı. Bunlar:

1- Fetusta gelişme geriliği
2- Suların gelmesi, suyun az olması (oligohidramnios)
3- Günaşımı (Günün geçmesi)
4- Fetusta anemi
5- Annede preeklampsi, diabet gibi hastalıklar
6- Kordon dolanması
7- Kanama yapan her türlü durum ani fetal distrese neden olabilir.

Anne adayı ve bebek ne kadar sağlıklı olursa olsun fetal distres hemen her bebekte ortaya çıkabilir. Hangi fetusta fetal distres gelişeceğini belirlemek tam olarak mümkün olmamakla beraber bazı durumlarda bu risk diğerlerine göre çok daha yüksektir:

Anne adayında önceden olduğu bilinen kalp, solunum yolu ve bağdokusu hastalıkları, kronik ya da veya gebelikte gelişen hipertansiyon, diyabet (şeker hastalığı) ve diğer sistemlere ait hastalıklar fetal distres için bir tetikleyici olabilmektedir.

Fetusta anemi (kansızlık), çoğul gebeliklerde fetuslardan birinin diğerlerine göre daha belirgin şekilde küçük olması, oligohidramnios (bebeğin sıvısının az olması), gelişme geriliği (İUGG), miad geçmesi, erken membran rüptürü (suların erken gelmesi) (EMR), polihidramnios (bebeğin sıvısının fazla olması) ve diğer bazı durumlar yine fetal distreste tetikleyici olabilmektedir. Daha önceki gebeliklerden birinde bebeğin yaşama sınırına eriştikten sonra bilinmeyen bir nedene bağlı olarak karında ölmesi.

“Kordon dolanması” halk arasında çok sık kullanılan bir kelimedir. Sanıldığının aksine kordon dolanması bebeğin doğmadan ölümüne neden olan durumlar arasında en alt sıralarda yer almaktadır. Zira doğumların yaklaşık olarak %1’inde bebek boynuna bir defa kordon dolanmış olarak sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmektedir. Bilhassa kordonda oluşmuş olan gerçek düğümler, kordonun boyuna birden fazla dolanmış olması bebeği fetal distres tehlikesiyle karşı karşıya bırakabilir, ancak bu durumlar nadiren görülür. Boyuna bir kez dolanmış bir kordon genel olarak bir soruna yol açmazken bazı durumlarda doğumun seyrinde bebeğin kalp atışlarında tehlikeli düşüşlere yol açarak doğumun sezaryenle gerçekleştirilmesi bir zorunluluk yaratmaktadır.

Gebelik sırasında fetal distres bebeğin sıkıntı halinde olması anlamına gelir. Bebeğin sıkıntı halinde olup olmadığının anlaşılması için uzman doktor anne adayına birtakım testler ve değerlendirmeler yapmaktadır. Bu testler arasında NST yani nonstres testi ilk olarak uygulanmaktadır. Bu test doğum için herhangi bir stres olmadığının anlaşılmasında doktorlara yardımcı olmaktadır.

Fetal distres saptanmış olan fetus NST, OCT, Doppler, Ultrason v.b bir takım testlerle değerlendirilerek gebelik haftasına göre izlemine veya doğumuna karar verilir. Eğer fetal distres durumunda normal doğumu bekleyecek kadar süre mevcut değilse yani durum çok acilse bebeği bir an önce almak için sezaryen gerekebilmektedir.

Bir Cevap Yazın